7 Şubat 2011 Pazartesi

KIYÂMET ALAMETLERİ VE KABİR SUALLERİ

KIYÂMET ALAMETLERİ VE KABİR SUALLERİ

Son zamanlarda dünyadaki gelişmeler ,insanların aklına acaba kıyamet'mi yaklaşdı sorusunu getirdiği için ,kıyamet'in alametleri'ni ,küçük ve büyük olmak şartı ile aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
Her ne kadar kıyamet'i kimse arzu etmesede , insan öldüğü an zaten onun kıyameti kopmuş sayılır.

Kıyam arapçada ayakda durmak dikilmek manasına gelir.
Kıyamet: Sözlük anlamı kalkmak, diriltmek, dikilmek, ayaklanmaktır. Kozmolojik anlamda dünya hayatının sonu, evrenin düzeninin bozulması. Yerin, göğün, yıldız ve gezegenlerin birbirine girmesi, dağların pamuk parçaları gibi dağılması.

(Eşrâtu's-Saa), âhir zamanda (zamanın sonları) ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren belirtiler. Bu belirtiler genellikle Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğra) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki bölüm halinde incelenir.

Kur'an, Kıyâmet'in zamanını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğini belirtir (el-A'raf, 7/187; Lokmun 31/34; el-Ahzab, 33/63). Buna karşılık yaklaştığını (el-Zümer, 54/1), yakın olduğunu (en-Nahl, 16/77), ansızın geleceğini (el-A'raf, 7/187) bildirir. Kıyâmet alametlerinin belirdiğini (Muhammed, 47/18) ifade etmekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Ancak, "Saat yaklaştı, ay yarıldı yarılacak" (el-Kamer, 54/1) âyetinin ikinci bölümünün "ay yarılacak" biçimde anlaşılması durumunda, bu olay Kur'an'da anılan tek Kıyâmet alameti olma özelliği kazanır.

Hadis külliyâtları ise Kıyâmet'ten önce ortaya çıkacak alametlerden söz eden çok sayıda hadis ihtiva eder. İslâm bilginleri hadislerde dile getirilen alametleri nitelikleri açısından değerlendirerek bunları Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğrâ) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır. Âhir zaman olarak tanımlanan Kıyâmet öncesi donemde dini duygu, düşünce ve davranışların zayıflaması, dini kurallara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terkedilmesi, ahlaksızlığın çoğalması biçiminde kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:

a) İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları (Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58).

b) İnsanların ölümü temenni etmeleri (Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53-54)

c) Câriyenin efendisini doğurması (Müslim, İmân, 1).

d) Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin ayaklarını aydınlatması (Buhârî, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 42).

e) Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması (Müslim, Filen, 29-31).

f) İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması (Buhârı, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17).

g) İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması (Buhârî, Fiten, 4).

h) Depremlerin çoğalması (Buhârî, Fiten, 25).

ı) Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması (Buhârî, Fiten, 25).

i) Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18).

j) Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 341; Müslim, Fiten, 79-82).

k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335).

l) Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi Buhârî, Fiten, 23).

Kıyâmetin büyük alâmetleri ise şu hadis-i şerifte toplu olarak zikredilir: Huzeyfetu'l-Gifarı (r.a)'den rivayet edilmiştir: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Hazreti Peygamber yanımıza çıkageldi. Bize "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Hazreti Peygamber" Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" dedi ve "Deccâl'i, dumanı(duhan), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa (a.s.)'ın yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi" (Müslim, Fiten, 39).

Kıyâmetin bu on büyük alameti başka hadislerce ya da İslâm bilginlerince şu şekilde açıklanır:

1. Deccal'in ortaya çıkışı: Deccâl, kıyâmette zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve müslümanları ifsad edip, kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir (Buhârı, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112).

2. Duhan'ın çıkışı: Duman anlamına gelen duhan da kıyâmetin büyük alametlerinden biridir (Müslim, Fiten, 39). Kıyâmetin vukuundan önce dünyayı bir duman bulutu kaplayarak, kırk gün ve kırk gece kalacak, mü'minler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler ise sarhoş gibi olacaklardır.

3. Dabbetü'l-arz'ın çıkışı: Kıyâmet'ten önce çıkacağı bildirilen bir yaratıktır. Kelime anlamı "yer hayvanı" demektir. Kur'an-ı Kerim'de "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan (dâbbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler" (en-Neml, 27/82) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber Dâbbetü'l-arz hakkında "Çıkacak olan kıyâmet alametlerinden ilki, güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dâbbenin (hayvanın) zuhurudur. Bu iki alametten biri, arkadaşından evvel olur. Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir" (Müslim, Fiten, 118) buyurmuştur.

4) Güneşin Batıdan doğması: Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca iman edecek, ancak daha önce iman etmemiş olanların imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118).

5. Hazreti İsa (a.s)'ın inmesi: Ehl-i sünnet itikadına göre Kıyâmetin vukuundan önce Hazreti İsa yeryüzüne inecek, hristiyanları İslâm'a davet edecek, Deccâl'i öldürecek, Hazreti Peygamber (s.a.s)'in şerîati ile hükmedecektir (Buhârî, Büyû, 102; Müslim, İmân, 242-247).

6. Ye'cûc ve Me'cûc'ün çıkışı: Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak" (el-Kehf, 18/94) olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 3288). Hz. ZülKarneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak (el-Enbiya, 21/96) açılması ile yeryüzüne dağılacaklar insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu zikredilir (Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., IV, 3291, 3374; Buhârı, Enbiyâ, 7; Müslim, Fiten, 1,2).

7.8.9. Doğuda, Batıda, Arap Yarımadasında olmak üzere üç bölgede yer çöküntülerinin meydana gelmesi de Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Müslim, Fiten, 39).

10. Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin insanları önüne katarak sürmesi (Müslim, Fiten, 39).

Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünen'lerinde yeralan bazı hadislere göre Mehdî'nin çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Sünen-i Tirmizî, IV, s.1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M.Abdul Hamid IV, 100, 106).

Hz. Peygamber (s.a.s), Kıyâmetin kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadislere göre Kıyâmet kopmadan önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onların âhirete göçmeleri sağlanacaktır (Buhari, Fiten, 5; Müslim, imare, 53).

Özetlersek Kıyamet'in küçük alametleri'nin bir kısmı zuhur etmiş olarak gözüküyor.
Bu konu genel dünya gidişatı hakkında, dünya'nın kaderi ile alakalı konulardır.Esas mühim olan müslüman bir kişinin kendi kaderi ile olan konularla daha çok ilgilenip,yarın huzuru mahşerde ,bizzat yalnız kendi yaptıkları ile, sorgulanacağı'nı bilmesidir.Bu sorular ilk olarak, kabirde başlar .

Kur'an da Ashabı Kehf,Uyku,Ölüm,Kabir ve Kıyamet ile alakali ayetler,

22:7 - "Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir."

Bu ayet, uykunun aynı zamanda bir ölüm olduğunu ,canların (Ruhların) uykuda alındığını,eceli gelmeyenlerin Ruhlarını iade ederek yine uyandırıldıklarını bildirir.

39: 42 - "Allah, ölmekte olan canları (Ruhları) alır, ölmeyenleri de uykularında (alır); sonra ölümüne hükmettiğini yanında tutar, ötekilerini de belli bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır."

18:9 - "Yoksa, (ey Rasûlüm), uzun zaman mağarada uykuda kalan Kehf ve Rakîm ashâbı, bizim mûcizelerimizden şaşılacak bir şey oldular mı sandın? (Kehf: Geniş mağaraya denir. Rakîm: uykuya dalanların köy adı ve köpeklerinin adıdır. Bir rivayette de uykuda kalanların adlarının yazılı bulunduğu kitabın ismidir)."

18:10 - Hatırla ki, o vakit, o genç yiğitler mağaraya sığındılar da şöyle dediler: “-Ey Rabbimiz! Bize, tarafından bir rahmet ihsan buyur ve işimizden bize bir başarı hazırla.”

18:11 - Bunun üzerine, nice seneler mağarada üzerlerine uyku bıraktık ve kendilerini (üç yüz dokuz yıl) uyuttuk.

18:12 - Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.

18:13 - Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

18:17 - (Ey Rasûlüm, bir baksaydın) görürdün ki, güneş doğduğu zaman, mağaranın sağ tarafına yönelir (ışınları onlara zarar vermez); battığı zaman da, onları sol taraftan terkederdi, Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu, Allah’ın mûcizelerindendir. Allah’ın hidayet ettiği kimse, o, doğru yol üzeredir. Şaşırttığı kimse için de, asla doğru yolu gösterici bir yardımcı bulamazsın.

18:18 - Bir de onları, (gözleri açık olduğu için) uyanık kimseler sanırsın, halbuki onlar uykudalardır. Biz onları, (yanları incinmesin diye) sağa ve sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın giriş yerinde iki kolunu uzatıp yatmaktaydı. Eğer onlara muttali olsaydın (yakından görseydin), (heybetlerinden ötürü) muhakkak kendilerinden (ürküp) döner kaçardın ve onlardan, içine korku dolardı.

18:19 - Onları bir mûcize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini (kudretimizle) uyandırdık da, içlerinden bir sözcü şöyle dedi: “- Ne kadar durup kaldınız?” (Cevaben): “- Bir gün yahud bir günün bir kısmı kadar eğleştik.” dediler. Bir kısmı da: “-Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz, birinizi, bu gümüş paranızla şehre (Tarsus’a) gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temizse ondan size bir rızık getirsin; hem çok kurnaz davransın da asla sizi hiç kimseye sezdirmesin” dediler.

18:20 - 'Onlar sizi, tanıyıp yakalarlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine döndürürler, hayat tarzlarını benimsetirler. O zaman bir daha ebediyyen iflâh olmazsınız, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezsiniz.' dedi.

18:21 - Böylece, insanları onların hallerine muttali kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyametin vukuunda hiç şüphe olmadığını bilsinler. Çünkü (daha önce, dirilmenin ruh ve cesedle veya yalnız ruhla olacağı hususunda) dinlerinin emrini aralarında tartışıyorlardı. (Allah, mağaradaki bu yiğitleri öldürünce, kâfirler) şöyle dediler: “- Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onların hallerini daha iyi bilir.” Sözlerinde üstün gelen müminler: “- Mutlaka yanlarında bir mescid edineceğiz.” dediler (ve mağaranın kapısı önünde namaz kılmak için bir mescid yaptılar).

18:22 - "(Ehl-i kitab, Hz. Peygamber Aleyhisselâmın huzurunda): “- Yiğitlerin sayısı üçtür, dördüncüleri de köpekleridir.” diyecekler; “-Sayıları beştir, altıncıları da köpekleridir.” diyecekler ve gayb için zanda bulunacaklar. (Müminler de): “-bunlar yedi kimsedir, sekizincileri köpekleridir.” diyecekler. Ey Rasûlüm, sen, onlara de ki “-Rabbim, bunların sayısını daha iyi bilendir; kendilerini ancak pek az kimseler bilir. Artık bunlar hakkında zahiri bir münakaşadan başka bir münakaşa yapma (işi derinleştirmeden Kur’ân’da vahyolunanla iktifa et) ve bunlara dair ehl-i kitabdan kimseye bir şey sorma.”

18:25/26 - Onlar, mağaralarında üç yüz sene kaldılar ve buna dokuz yıl daha kattılar.De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”

Yukarıdaki KEHF Sûresi değişik ayetlerinde "Ashabı Kehf'in" mağarada üçyüz dokuz sene uyuduklarını ve ardından, Allah tarafından uyandırılarak uyudukları bu sure içerisinde geçen zamanı, muhalif iki grupdan hangisinin hesaplayarak bileceğini ve uykuda ğeçen zamanın aynı bir ölüm olduğunu ve geçen zamanın uyuyan kişiler tarafından uzun olarak görülmeyerek, akşam yatıp sabah kalktıkları gibi bir gün kadar hissettiklerini ve öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyametin vukuunda hiç şüphe olmadığını da ayrıca bildirir.

20:102/104 - “O gün Sur’a üflenir, ve o gün suçluları gömgök süreriz. Kendi aralarında gizli gizli konuşurlar. ‘Sadece on gün kaldınız. Onların dediklerini biz daha iyi biliyoruz. En akıllıları sadece bir gün kaldınız‘ der.”

30: 55/56 - "Kıyamet günü suçlular, bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı. Kendilerine bilgi ve iman verilenler dediler ki: `Andolsun siz, Allah'ın yazısınca ta yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu dirilme günüdür, fakat siz bilmiyordunuz!"

Yukarıdaki ayetler (20:102/104 -- 30: 55/56 ) Kabir'de zamanın nasıl geçtiğini bilinmediğini, binlerce sene kabirde yatan kişilerin, "burda on gün, bir gün, bir saat kaldık" demesini anlatır.

23: 99/100 - "Nihayet onlardan birine ölüm geldiği zaman: `Rabb'im' der, beni geri döndürünüz ki, terk ettiğim dünyada salih iş yapayım' Hayır, bu onun söylediği bir laftır. Önlerinde ta dirilecekleri güne kadar bir perde vardır."

35:22 - "Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi Allah, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin."

50:42 - "O gün insanlar, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bugün, kabirlerden çıkış günüdür."

54:7/8 -"Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.Boyunlarını çağırana doğru uzatmış koşarlarken kafirler: `Bu çetin bir gündür!' derler."

70:43 - "O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar."

37: 20 - "Vah bize, bu ceza günüdür!' dediler"

80:21 - "Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu."

82:4/5 - “Kabirlerin içi dışına getirildiği zaman, her can ne öne sürdüğünü ne geri bıraktığını bilir.”

100:9 - "Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak."

36:51/52 - “Sûr'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. Dediler; Vah bize yattığımız yerden kim kaldırdı, İşte Rahmanın va’dettiği şey budur. Demek peygamberler doğru söylemiş.”

40: 51 - "Elbette biz, elçilerimize ve inananlara hem dünya hayatında hem şahitlerin duracakları günde yardım ederiz."

14: 27 - "Allah inananları, dünya hayatında da, ahirette de sağlam sözle tesbit eder. Allah, zalimleri de saptırır ve Allah dilediğini yapar."

40: 45/47 - "Allah o (mü'mi)ni (onların) kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en kötüsü kuşattı: Ateş! Sabah akşam ona sunulurlar ve kıyamet koptuğu gün `Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun!' (denilir). Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: `Biz size uymuştuk; şimdi siz şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"

Bu ayet Dünya'da firavun gibi diktatör hükümdarların her yaptığı icraatı beğenerek hertürlü destekleyerek, onlara Oy verenlerin'de aynen peşinden gittikleri uydukları firavunların atıldığı ateşe atılacağını açıkca anlatır.

46: 20 - "Ateşe sunuldukları gün kafirlere: 'dünya hayatında bütün güzel şeyleri zayi ettiniz; (bu dünyada) bunlarla sefa sürüp bunları tükettiniz. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve fıska düşmenizden dolayı bugün, alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız."

Rasulullah (s.a.v) Kabir hakkında şöyle buyurmuştur.
"Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya cehennem çukurlarından bir çukurdur."(TİRMİZİ)

Kabir sualleri
Sual: Kabirde ne sorulacak, cevapları nedir?
CEVAP
Kabir sualine cevap olmak üzere şunları öğrenmelidir:

Rabbin kim?
CEVAP
Allahü teâlâ.

Dinin nedir?
CEVAP
İslâm dini.

Hangi Peygamberin ümmetindensin?
CEVAP
Muhammed aleyhisselamın.

Kitabın nedir?
CEVAP
Kur'an-ı kerim.

Kıblen neresidir?
CEVAP
Kâbe-i muazzama.

İtikadda mezhebin nedir?
CEVAP
Ehl-i sünnet vel cemaat.

Amelde mezhebin nedir?
CEVAP
4 mezhepten hangisi ise, mesela Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’den biri söylenir.

Ayrıca aşağıdaki esasları da bilmek lazımdır:

Kimin zürriyetindensin?
CEVAP
Âdem aleyhisselamın.

Kimin milletindensin?
CEVAP
İbrahim aleyhisselamın.

İman nedir? Amentü’nün esasları nelerdir?
CEVAP
İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasaklara inanmak ve inandığını dil ile söylemek demektir.

İman, Amentü’de bildirilen altı esasa inanmak ve Allahü teâlâ tarafından bildirilen emir ve yasakların tamamını kabul etmek ve beğenmektir.

Amentü şöyledir:
Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.

[Yani, Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah’ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum.]

İslam’ın şartları nelerdir?
CEVAP
Şunlardır:
1- Kelime-i şehadet getirmek
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü demek. Manası şudur:
(Ben şehadet ederim ki, [Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki] Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür.)
Resulullaha inanmak demek, Onun bildirdiklerinin tamamını kabul etmek, inanmak ve hepsini beğenmek demektir.
2- Namaz kılmak
3- Zekât vermek
4- Oruç tutmak
5- Hac etmek

Allahü teâlânın sıfatları nelerdir?
CEVAP
Allahü teâlânın Sıfat-ı zatiyye’si altıdır:
1- Vücûd
2- Kıdem
3- Bekâ
4- Vahdaniyyet
5- Muhalefetün-lilhavadis
6- Kıyâm bi-nefsihi

Allahü teâlânın Sıfat-ı sübûtiyye’si sekizdir:
1- Hayat
2- İlm
3- Sem’
4- Basar
5- İrade
6- Kudret
7- Kelam
8- Tekvîn

Bu suallerden en önemlisi Rabbin kim ? sorusudur.
Zira insan bu dünyada kimi çok sevip kimin sözünden çıkmayıp peşinden gitmişse ,otomatikmen rabbim felan diyecektir.
Çünkü Rab sıfatı eğitici, terbiye edici,sözü dinlenen anlamındadır.

Allah’ın Sıfatı Olarak Rab:
Görüldüğü gibi Rab olmak Allah’ın sıfatlarından biridir. İlâhlığının bir gereğidir. Rab ismi geniş anlamlı bir sıfattır. Allah’ın yaratıcılığını evrene sahip ve hâkim oluşunu insana ait her şeyi yaratıp şekil verdiğini evrende olan her şeye yüce kudretiyle tasarruf ettiğini insanlar hakkında hükümler/yasalar koyduğunu ve bu hükümlere itaat etmenin gerekliliğini mutlak anlamda itaatın ancak Allah’a yapılması gerektiğini ıslah edenin şekil verenin her şeyi elinde tutanın yalnızca Allah olduğunu ifade eder. [1]

Kur’an-ı Kerim besmeleden sonra ‘Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a aittir’ cümlesiyle başlamaktadır. Bu giriş oldukça ilginçtir. Vahy kitabı olan Kur’an söze Allah’a ait en önemli özelliği vurguluyarak insanlara bu önemli gerçeği hatırlatarak başlıyor. Her türlü övgü her türlü saygı ve itaat ifadesi her türlü şükran duygusu ve bağlılık; bütün âlemlerin âlem diye nitelediğimiz bütün varlıkların asıl sahibi maliki yöneteni bakıp gözeteni koruyup ihtiyaçlarını gidereni onlara dilediği gibi yön veren yüce güç sahibi Allah’a aittir. Kur’an O’nun sözüdür ve O bu vahyi ile yaratıp şekil verdiği insanları müjdeliyor korkutuyor ve onlara doğru yola davet ediyor. Çünkü O âlemlerin Rabbi Allah’tır. Insanlardan bazıları Allah’a inandıkları halde O’nun Rab’liğini ve ilâhlığını anlamamışlardır. O’na ilâhlıkta ve Rablikte ortak (şirk) koşarak müşrik olmuşlardır.

Rabbimiz Kur’an’da en çok böylesine sapmış kimselere hitap ediyor. Tevbe Suresi 31. âyetteki ifade çok anlamlıdır. Bazıları din adamları haline getirdikleri papazlarını hahamlarını ve hatta Hz. Isa’yı Rabb sandılar. Olayı dinleyen Adiy b. Hatem Peygambere diyor ki Ya Rasûlallah ben onları bilirim onlar din adamlarına (veya önderlerine) ibadet etmiyorlardı. Öyleyse bu ‘rabb’ edinmenin anlamı nedir? Peygamber soruyor:
“-Onların liderleri onlara bir şeyi haram veya helâl yaptıkları zaman insanlar onu kabul ediyorlar mıydı? Adiy b. Hatim’in cevabı evet olunca; “-Işte bu davranış onları ‘rabb’ edinmektir” karşılığını alacaktı.[2]

Evet Allah’a ait Rabb’lik başkalarına verilirse bu Allah’ın hakkına tecavüzdür. O’nun Rabbliği bütün evrende kendini duyurmaktadır. Evreni en güzel şekilde terbiye edip (düzenleyip) ona tasarrufta bulunmaya (yöneltmeye) devam eden Allah (cc) insana ait hayatın ve kulluğun da kurallarını koymuştur. Yani insana şekil verip yaşamasını sağlayan Allah Rabb olarak da insanın sahibi ve malikidir. Öyleyse insana düşen kendisinin sahibi ve maliki olan Allah’a Rabb olarak teslim olmak ve yalnızca O’na kulluk yapmaktır. “De ki: Insanların Rabbine sığınırım. Insanların malikine insanların ilâhına da; sinsice kalplere vesvese ve kuşku düşürüp duran vesvesecinin şerrinden….” (Nâs: 114/1-4)

Netice olarak bir insan bu dünya'da ,kimi daha çok sever,dinler, ve hafızasına o sevdiği,dinlediği kişiler'in telkini'ni yerleştirir ise,(bu bir siyasi lider olabilir,sanatçı şarkısı eseri olabilir, vesaire)artık o kişi'nin bu dünyada'ki rabbi o dur.

Bir örnek vereyim,
Türkiye'de medya adeta Ak parti seçim bürosu gibi 24 saat Ak parti propagandası yapmaktadır.
Gece gündüz sesli ve görüntülü medya'da bir siyasi lider'in devamlı beyin yıkama ve tesirli konuşma metotu ile "amerikadaki demokrasi'yi getirdik" demesini dinleyip,onu hafısazına iyce yerleştirip ,kendi kendine bak başbakan amerika'daki demokrasi'yi getirdi derseniz,
Kabir suallerinde en önemli soruları diliniz otomatikmen şu cevapları vericektir.

Rabbin kim ? sorusuna,
Amerika,
Dinin nedir? sorusuna
demokrasi,
Peygamber'in kim? sorusuna da
başbakan dersiniz.
E tabi mezheb'in nedir? sorusuna da otomatikmen facebook veya twitter diyceksiniz.:)
Bu en son facebook ve twitter kısmı'nı tabiki vazgeçilmez bir alışkanlık olduğu için espiri olarak vurguladım.

Benim bir sözüm vardır,
"Alışmak:İnsanoğlu neye alışırsa ,alıştığı şey'in kulu kölesi olur."
Bu içki olabilir,siğara uyuşturucu olabilir,aşırı zevk düşkünlüğü olabilir ,hergün yapmaz ise rahatsız olacağı şeyler,
İnternet'e giriş ,facebook sayfasına veya twitter'e giriş,devamlı severek dinlediği bir sanatçıyı dinleme olabilir. Devamlı ekranda güzel hitabetiyle insanı adeta büyüleyen, bir başbakan olabilir,:) vesaire vesaire..

Geçenlerde aklıma bir şey geldi,kendi kendime gülüyordum.
Dedimki, şimdi herhangi bir tv kanalından bana canlı yayında sohbet ,teklif'i gelse,onlara şunu söylerdim,
bakın devlet hakkında sorucaklarınıza cevap ücretim size 0 TL olur.
Herhangi bir parti hakkında soru soracaklarınıza cevap ücretim 0 TL olur,
başbakan hakkında sorucaklarınıza cevap ücretim ise 100 000 TL olur :)))))))))))

Neden başbakan hakkındaki sorulara 100 000 TL istiyorsunuz diye sorarlarsada,
"EEEE nasıl olsa bana hakkımda konuştu diye, en azından bi kaç milyarlık dava açar ,bende bu masrafları peşinen sizden, tedbir olarak tahsil ediyorum işte"derim.:)))))))))

Gerçi bu işin şakası ,başbakan bana dava mava açmaz .O kadar'da nankör biri değildir.Birlikde istanbul belediye seçimlerin'de ,dağ ,taş,yağmur çamur demeden omuz omuza çalıştığımızı ve onu buralara kadar taşıdığımızı unutmaz..( o yüzden sağolsun 24 saat arayıp hal hatır soruyor adam):)))) öööyle vefalı biri yani..yaw yok ne araması defalarca ,bu millet'in hayrı'na kanunlar çıkarsın diye yazdım, ve beni ara dedim ,ne arayan vaaaaar nede soran...(eeeee arkadaş değiştim dedi ya)

Bu vesile ile ,bu yazımızında hayırlara vesile olmasını,kimi en çok sevip dinlememiz,ve nasıl bir günlük hayata kendimizi alıştırmamız gerektiğini,bunun hayatımızda ne kadar önemli olduğunu bilmemiz gerektiğini ,tüm alışkanlıklarımızı gözden geçirip,esas neye alışmamız gerektiğini bilerek,hayatımızı o şekilde sürdürmemizin faydalı olacağını bilmemiz gerektiğini, bir kez daha vurgulayıp ,bir sonraki yazı dizimizde görüşmek dileğiyle,

Saygılarla

Hacı Gazi Mücahid
Gerçek Allah Dostu
Vedat Bağlan

"Vedat Bağlan Blog Makale yazıları Fihristi Alfabetik listesi "

"Translate Çeviri"

http://www.vedatbaglan.com
http://facebook.com/vedatbaglan
http://tr-tr.facebook.com/pages/vedatbaglancom/167024723324771
http://www.facebook.com/pages/Vedat-Ba%C4%9Flan/132576160097013
http://twitter.com/VedatBaglan
http://vedatbaglan.blogspot.com
http://www.trsohbetler.com/
http://www.facebook.com/haberler.x
http://www.flightsfounder.com/

Hiç yorum yok: