Yeni bir İslam Dünya'sı Nasıl olmalı?
Dünya'yı yönettiğini zanneden, emperyalist egemen güçler, Abd ve israil baronları,
aslında sadece bir imitasyon yani gösteri sergileyerek, gerçek'de helehazırda olmayan bir gücü, dünya medyasında , varmış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Peki Nedir bu sergiledikleri gösteri?
Asker gücü ve ellerindeki teknoloji oyuncaklarından oluşan, insanlı ve insansız savaş uçakları ,uzay teknolojisi,haberleşme ve casus uyduları,
savaş gemileri,ve atom bombaları ve zengin şirketler vs.vs.
Aslında bunlar, Gerçek şuurlu bir müslüman'daki, iman gücünün ve kuvveti'nin yanında, tek kelime ile zayıf kalan, sadece maddeler ve araçlardır. .
Biz bunu biraz daha basite indirirsek,
Bir mahalle'deki kabadayı'da silah var ve tüm mahalle bu silahlı adam'dan güya korkuyor diyebiliriz.
Bunu daha'da basite indirirsek,"Güçlü olan kişi, zayıf kişiyi korkutuyor" veya "büyük balık küçük balığı yemek istiyor " diyebiliriz.
Tarihe dönüp bir bakarsak, genelde hep savaşlar, ya bir gaye için, yada bir dünya menfaati için,
sayıları birbirine tam denk olmayan toplulukların, birbirileriyle savaş yapmaları sonucu,
bu savaşları ya güçlü olan taraf kaybetmiş, zayıf olan taraf kazanmış,yada güçlü olan taraf kazanmış ,zayıf olan taraf ise kaybetmişdir.
Örneğin; İslam tarihinde, Müslümanlar bedir ve hendek savaşını, sayıca az oldukları halde,imanla, cesaretle,
birbirleriyle tam cemaat olarak kenetlenmiş halde,tek bir yürek ve tek bir bilek olarak,akıl ve teknikleri kullanarak, Allah'ın yardımıyla kazanmış,
İhmal ve emire itaatsızlık sonucunda , uhud savaşında ise mağlup olmuşlardır.
Bu konu hakkında Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah c.c şöyle buyurmaktadır,
"And olsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir'de yardım etmişti. O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız."
(Al-i İmran 123)
"Eğer siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Karşıtılar da Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez."
(Al-i İmran 140)
33:9 - Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu.
8:65 - Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa ikiyüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen anlayışsız bir kavimdirler.
4:84 - (Ey Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.
4:74 - O halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz.
3:146 - Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
2:190 - Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.
2:191 - Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
2:193 - Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın . Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.
2:216 - Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
2:177 - Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.
47:4 - Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
9:111 - Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur.
3:167 - İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise: "Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar. kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir.
Benim burada üzerinde durmak istediğim ayet aslında,
Ali İmran Suresi-140.ayetindeki şu bölümdür.,
"İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) "
Bu ayet'de, güç bakımından, bazen birinizi diğerine üstün kılar,bazende diğerlerini birinize üstün kılmak suretiyle, aranızda bir denge sağlar ve bunu hep döndürür dururuz.
Anlamına gelen bu ayet, aslında tüm dünya'daki olan biteni, çok açık birşekilde özetlemektedir.
Zira 650 senelik bir Osmanlı İmparatorluğu ile, şu an yaklaşık bir kaç yüz yıllık, Emperyalist egemen güçlerin dünyadaki güç varlıkları,
birbirine tam eşit olmasalarda, ortada bir güç denge ve döngesi olduğu ap açık gözükmektedir.
.
Ayrıca Yüce Allah c.c., yukarıdaki ayetlerde buyurduğu gibi, savaş yoluyla gerçek mü'min olanlar ve olmayanları ayırd etmek suretiyle,
bir nevi insanları, bir imtihan'dan geçirmekte olduğunu açıkca beyan etmişdir.
Yani savaşlarda illa bir kesimin kazanması veya kaybetmesi söz konusu edilmemiş esas olan kalp'deki iman derecesi'nin kuvveti ölçülmüştür.
Şimdi dönelim Yeni bir İslam Dünyası Nasıl olmalı? konumuza,
İslam Dünyası aslında, ilk olarak bu ayetlerdeki anlamları, gerçek olarak tam bir şuurla öğrenmesi lazım..
Bu ayetlerdeki sırra erişen İslam alemi zaten artık ,günümüz super güçlerinden artık tek bir korkusu kalmadan,
istediği şekilde mücadele ve savaş ederek kendindeki iman derecesini rabbine gösterecek ve böylelikle kazanan taraf herzaman,
İman derecesi güçlü ve cesaretli olanlar, birer şehid, yada gazi olarak rabbinin rızasına kavuşacaktır..
Yani bir müslüman'ın, Rabbisi'nin rızasına kavuşması için, elinde en son teknoloji silahları veya atom bombası olması şart değildir.
(Ama elbetde önlem ve tedbir konusunda hertürlü güçlü silah ve savaş malzemesini elinde bulundurması şart ve ayetlerle sabitdir.)
Ya elinde ne olması lazımdır?
Gerçek bir cesaretli şuurlu iman'a sahip olması ve canını Allah yolunda vermeye her an hazır olması lazımdır.
Yukardaki ayetlerde bizzat görüldüğü üzere, Yüce Allah c.c ,aslında biz müslümanlara şunu söylemektedir.
"Ey iman edenler,benim sizin canınıza veya malınıza ihtiyacım yok.
Sizden sadece bana, canınızı verecek olduğunuzu gösterecek bir kaç hareketde bulunmanızı istiyorum.
Zaten ben savaşda gerisini getirir, sizlere yardım ederim.
Elbetde siz o savaşı yine benim yardımım olmadan kazanamazsınız.
Bu sizleri imtihan etmem için sizden istedigim bir ibadetdir."
İşte Yeni bir İslam Dünyasında ,İslam ülkeleri ve başlarındaki emirler,
bu inanç ve şuuru önce kendilerine, sonra'da idare ettikleri müslüman topluluklara aşılaması lazımdır.
Ayrıca İslam'ın yenisi ve eskisi diye bişey yoktur.Dolayısı ile yeni bir İslam Dünyası kurmak söylemi'de gerçek dışı sayılır.
İslam'ın geliş tarihide bellidir .Dünya'nın sonuna kadar olan geçerliliği'de ayetlerle sabitdir.
Yani Dünya'da yeni bir İslam yok. Sadece köleleştirilmiş İslam'dan uzaklaştırılmış yeni bir müslüman topluluğu var.
O halde yazı başlığımız aynen şöyle olmalıdır,
"İslam'dan uzaklaştırılmış olan, köle müslümanları yeniden İslam'a nasıl kazandırırız."
Zaten İslam Dünyası, Allah yolunda canını feda edecek hale geldimi olay bitmiş ve,
karşısında, kendisini köle yapmaya çalışan, bir kabadayı bulamayacak hale gelmiş demektir.
İşte yeni bir İslam Dünyası Nasıl olmalı? sorumuza cevap budur..
Saygılarla
Hacı Gazi Mücahid
Vedat Bağlan
"Vedat Bağlan Blog Makale yazıları Fihristi Alfabetik listesi "
"Translate Çeviri"
http://www.vedatbaglan.com
http://facebook.com/vedatbaglan
http://tr-tr.facebook.com/pages/vedatbaglancom/167024723324771
http://www.facebook.com/pages/Vedat-Ba%C4%9Flan/132576160097013
http://twitter.com/VedatBaglan
http://vedatbaglan.blogspot.com
http://www.trsohbetler.com/
http://www.facebook.com/haberler.x
http://www.flightsfounder.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder